4 Mart 2017

Torment: Tides of Numenera İnceleme

Planescape: Torment oyununun devamı niteliğinde olan Torment yine bize son derece ilginç bir dünya sunuyor. Devamı niteliğinde kabul edilse de bu oyundan zevk almak ya da oyunu, dünyasını anlamak için 1999 yapımı Planescape: Torment adlı oyunu oynamanıza gerek yok.

Arada çeşitli referanslar ya da benzerlikler olsa da, büyük bir önem taşımıyorlar.



Teknoloji ve büyünün iç içe geçtiği bu dünyada bol bol okumanız gerekecek. Diğer rol yapma oyunları (rpg) gibi Torment savaşmaya dönük bir sistem sunmuyor. Savaşmaya yönelmiş ya da sorunları konuşarak çözen bir karakter yapmak sizin elinizde. Ancak gerek sizden istekte bulunanlar gerek size oyunun hikayesini anlatanlar tarafından uzun diyaloglar ve yazılarla karşılaşacaksınız. Dolayısıyla Torment bir macera oyunundan çok interaktif bir kitap gibi ele alınırsa daha çok zevk verecektir. Oyun oynarken bol okuma yapmadan aksiyona geçmek isteyen arkadaşlar ise sanıyorum bu oyunu kendileri için ideal bulmayacaktır.
Oyunda bir sorunu çözmek için birden fazla yol var. Konuşup sorun yaşadığınız kişiyi ikna etmeyi deneyebilirsiniz. Eğer bunu beceremezseniz Torment size farklı seçenekler sunuyor. Başka bir açıdan tekrar konuşup çözmeyi deneyebilirsiniz, tehdit etmek, kandırmak ya da sözlerle uğraşmayıp direk saldırmak, hepsi iyi bir seçenek. Karakterinizin yeteneklerine göre hangisini seçerseniz seçin çoğu görevin birden fazla çözüm yolu var. Ve hangi yolu seçerseniz genellikle değişik ödüllerle karşılaşıyorsunuz.

Oyunda kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi bilmeden başlıyorsunuz dolayısıyla Monte Cook'un tasarladığı bu iç içe geçmiş evrenleri adım adım dolaşıp öğrenmek, jenerik bir rol yapma oyunu oynuyormuştan ziyade gerçek bir mistik yolculuk yaşama hissi veriyor.


Karakterinizi istediğiniz gibi yönlendirebiliyorsunuz. Her "tide" yani dalga karakter yöneliminizi temsil ediyor. Kırmızı dalgaya yönelen karakterler duygusal ve tutkulu iken mavi dalgaya yönelenler araştırmacı, bilgiye ve öğrenmeye aç karakterleri temsil ediyor. Oyunun proje aşamasında Kickstarter üzerinden para toplanırken bu yönelimlerin oyunun üzerinde büyük etkisi olacağı ifade ediliyordu. Ancak malesef bunlar oyunda yeteri kadar büyük bir önem taşımıyor.

Takip edenler bilirler, bilmeyenler için ise, Kickstarter/proje aşamasında söz verilen daha birçok eksik var. Karakter için planlanan ve seçtiğiniz dalgalara göre şekillenen bir ev/kale, maceranıza eşlik etmesi için seçebileceğiniz 2 yoldaş gibi irili ufaklı bazı planlanan bazı özellikler oyundan çıkarılmış durumda. Şu aşamada bunlar eklenir mi, ne zaman eklenir cevap vermek zor ancak firma inXile bu yaşananlardan dolayı özür diledi ve ileride eklenecek özelliklerin destekçilerine ücretsiz olacağını ifade etti. Dolayısıyla Wasteland 2 oyununa yaptıkları gibi ileride yeni özellikler ekleyip, cilalayıp tamamlanmış bir "Director's cut" yayınlayacaklarını düşünmek zor değil.



Eksik yönlere biraz değindikten sonra oyunun güzel yönlerine gelelim. Söz verdikleri gibi orkestral müzikler oyuna eklenmedi ancak oyunun müzikleri son derece güzel. Grafikler göze hoş geliyor, fazla zoomlamadığınız sürece göze batacak bir şey yok.

Oyundaki "companion"lar yani bize yardımcı olan yoldaşlarımız ilginç denebilir. Hepsinin farklı bir yönü var ve onların hayatı hakkında konuşup öğrenirken sıkılmıyorsunuz. Özellikle Chris Avellone tarafından yazılan "Erritis" favorim.

Oyunda seçebileceğiniz 3 sınıf var. Büyücümsü "Nano", Savaşçı "Glaive" ve ikisinin arası diyebileceğimiz "Jack". Üç sınıf birbirinden farklı, kullandıkları skill ve özelliklerden ziyade Nano sınıfının zihin okuma özelliği oyuna ayrı bir tat katıyor. Konuştuğunuz insanların sizin hakkınızda gerçekten ne düşündüğü, hangi yoldaşlarınızın size gerçekten sağdık olduğu hakkında düşüncelerini öğrenebiliyorsunuz. Bu da oyunun iki kere oynanması için bir bahane sürüyor.



Oyunun dövüş sistemi genelde çok eleştiriliyor. Bunun en büyük nedeni ise envanter. Gerçekten çok gereksiz bir envanter sistemi var. Başladığınız zaman üzerinizde olan zırh ve silahı hiç değiştirmeden oyunu bitirebilirsiniz. Böyle rol yapma oyunlarında olan güzel bir kılıç bulma, bir görevi tamamlayıp mistik bir zırh bulup karakterinizi güçlendirme gibi şeylerden yeterince haz alamıyorsunuz.

Oyunun dövüş sistemi sıra tabanlı, yani herkesin bir eylem yapmak için sırası var. Karakterlerinizin sahip olduğu yeteneklerin yanı sıra kullanabileceğiniz "Cypher" adı verilen cihazlar var. Bunlar oyuna bir tat katmakla beraber çok gerekli değiller ve bir süre sonra görev ödülü olarak aldığınız bu cihazlar büyük bir önem taşımayı bırakıyor. Özellikle oyundaki savaşlar konuşarak çözülebildiği, çözülemezse savaş alanındaki çeşitli konsollar, aktive edilen paneller gibi şeylerle daha basitçe çözülebildiği için "Cypher" lara gerek kalmadan çoğu savaş başlayıp bitiyor. Bununla beraber savaş sistemi, sıra tabanlı oyunları seven biri olarak benim hoşuma gitti. Vuruş hissi, müzikler ve yoldaşlarınızın yorumları ile savaşlar sizi idare ediyor.



Oyun fazla uzun değil, 25-40 saatin ardından dolu dolu oynayıp çoğu yan görevi yaptığınızı varsayarsak bitiyor. Ancak farklı bir karakter seçip, farklı yönelimler ve seçimlerle oynayıp yeni bir tat alma imkanımız olduğu için bu benim için büyük bir sorun teşkil etmiyor. Torment bana göre en az iki defa oynanması gereken bir oyun.

Peki Torment: Tides of Numenera, 1999 yılında çıkan ve çoğu rol yapma oyunu fanı tarafından bir klasik olarak kabul edilen Planescape: Torment'a yakışan bir oyun mu? Kendi düşünceme göre evet. Atmosfer, o garip dünya hissi ve ilginç karakterler güzel bir şekilde yansımış. Eğer projede planlanan diğer özellikler kırpılmasaydı ve birkaç ay daha cilalanıp eksik sistemler üzerine düşülseydi Torment gerçekten muhteşem bir oyun olabilirdi. Şu aşamada ise doğru yöne atılmış bir adım olarak görmek lazım. Eğer inXile söz verdiği özellikleri zaman içinde eklerse, Torment bambaşka bir oyun olabilir. Ancak şu aşamada keyifli bir 30 saat geçirmemizi sağlayan bir rpg oyunu, bir klasik demek zor olur.


8.5/10